İçimizdeki Endişenin Kaynağı Kafein Olabilir Mi?
Kahve hayatımızın büyük bir parçasını oluşturuyor ve ülkemizde de kendine yeni bir kültür edindi. Kalorisiz bir içecek olması, uyaran etkisi, zindelik vermesi gibi masumane sebeplerle kullansak da bazen dozu kaçırabiliyoruz.
Peki bu aşırı tüketim halinde vücudumuzda neler olduğunu biliyor muyuz?Öncelikle kafein bağımlılığı denilen bir şeyin madde bağımlılığı gibi algılanmaması gerektiğini belirtmeliyim. Kafeinin bağımlılığı aslında kafein toleransını ifade etmektedir. Örneğin ilk başlarda zinde kalmak için 1 bardak kahve yeterliyken düzenli kullanımda belli bir sürenin sonunda bu ölçü yetersiz kalmaya ve etki etmemeye başlar. İşte bu noktada kafein toleransınızın arttığını söylemek mümkündür.
Kafeinin aşırı tüketimi sonunda kendini anksiyete ile benzeten bir durum haline girebiliriz.
Aşırı kahve tüketimine bağlı olarak vücudunuzda;
- Kalp çarpıntısı
- Titreme
- Uykusuzluğa bağlı sinirlilik
- Kas ve eklemlerle gerginlik
Semptomlarından bazılarını gözlemleyebilirsiniz.
Eğer günlük su ihtiyacınızı kahve, çay vb. gibi içeceklerden karşıladığınızı düşünüyorsanız; susuzluğa bağlı olarak gelişen birtakım semptomlara da maruz kalıyor olabilirsiniz.
Bazı durumlarda kahvenin anksiyete üzerinde doğurgan bir sebep olduğu da yapılan araştırmaların bulguları arasında yer alıyor.
Kendisini “kaygılı” olarak tanımlayan kişilerin kaygı duyduklarında yaşadığı semptomlara ne kadar da benziyor değil mi? Bu yüzden kaygı yönetimi konusunda özellikle kahve tüketimini de düzenlemek gerektiğini düşünüyorum.
Aşırı tüketilen her şeyde olduğu gibi kahvenin de uzun süreli ve aşırı kullanımı, yaşam kaliteniz üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bunu ortadan kaldırmak ve düzenlemek için mutlaka bir profesyonelden destek almayı düşünebilirsiniz.
Görsel Kaynak: Coffee photo created by karlyukav – www.freepik.com